Bazı yöntemler vardır, balığa hiç şans tanımadan tamamen avlamak üzerinedir. Genellikle ticari olur bu yöntemler, ne gelirse ekmektir çünkü, kaçırmak kayıptır. Biz ise, günü kova dolusu balıkla kapatma ya da eve illaki elimizde balıkla gitme gibi bir gaye ile çıkmıyoruz balığa. Maksat sakinliğin içinde hayatın molasını vermek, denizle rehabilite olmak bir bakıma. Bunu yöntem olarak nitelendirmek gerekirse, ince misinalar, hafif ve küçük iğneli zokalar ve çeşitli silikon yemlerle gerçekleştirdiğimiz avda, Balıkların %25-30 civarında oltaya yakalanma oranı oluyor. Geçtiğimiz yıl 0/4 no 6-8gr kullandığım zokalarla balıkların pek kaçma şansı olmuyordu. Ve bir noktadan sonra sürekli ve sürekli her attığınızda balık çıkartmanız doyum kotanızın çabuk dolmasına sebep oluyor. Bu yıl özellikle 4no 3,5-4gr'a küçülttüğüm av malzememle balıklara mücadele ve kaçma şansı veriyorum. Önceki yıllarda %50 balık cezbetme ve %80-90 balığı kıyıya alma oranım varken, bu yıl %80 balık cezbetme ama %25 karaya alabilme gibi bir oranla mümkün olduğunca vuruş alıp o vuruşların içinden kayda değerleri tasmalayıp almak ve mücadeleyi yaşamak için av yapıyorum. Bu sebeple doyum noktam dolmuyor, balıktan keyif alarak, ona saygı duyup geleceğimde de var olmasını mümkün kılmak için limitlerimi koruyorum sadece. Zaten LRF'in amacı bu, parmak kadar bir istavritin bile mücadelesini yaşamak. Geçtiğimiz akşam bu dikenli ve sevimli balıklarla tamda bahsettiğim mücadeleyi yaşadım. Keyifli bir avdı. Sizlerinde bol keyifli avlarınız daim olsun. Rastgele!
Mesut Yıldırım
Mesut Yıldırım
Yorumlar